Yaklaşık 2 ay önce yaptığımız Fenerbahçe analizinde, Aleksandar Djordjevic’le ilgili o kadar çok yanılmak isterdim ki, keşke gidişat öngördüğümüz gibi olmasaydı.
Fenerbahçe konusunda uzun uzun bir şey yazmaya gerek yok. Yazı linkini vermem yeterli, o gün yazdığımız her şey geçerliliğini koruyor ve daha kötüsü iş artık mevcut koçla düzelme noktasını çoktan geçti.
Aleksandar Djordjevic’in Fenerbahçe’si Zorlu Virajda
Fenerbahçe, Euroleague’de çok zor olan ibreyi belki değiştiremeyebilir ama BSL’de hala iddialı konumda ve olası bir kan değişikliğiyle bu kulvarda şampiyonluğun en büyük adayı olabilir. Özellikle yerli oyuncuların kalitesi ve BSL’deki yabancı sınırı, Fenerbahçe’nin Anadolu Efes’e karşı en üstün noktası.
Taraftarın çok istediği transfer olacaksa bile, bu Djordjevic varken değil ancak gittiğinde olmalı, zira bu düzende yeni gelen oyuncuyu da yakarsınız.
Djordjevic’in herhangi bir şekilde değişmeye niyeti yok. Bundan önceki takımlarında yaşadığı sorunların aynısını yaşamaya başladı. Kontrolü gün geçtikçe kaybetti. Oyuncuların da artık koçun gösterdiği yola inancı kalmadı. Oyuncu grubu, yolun sonunda hiçbir ışık görmüyor ve zaten bu karanlık nokta Fenerbahçe’nin ne yaptığı belirsiz maçlar oynamasına neden oluyor.
– Ahmet Çakı kendini güncellemeli
Geçtiğimiz sezon Hakan Demir göreve geldiğinde, Tofaş’ın geleneklerine hiç uygun bir tercih olmadığını bu sayfalarda söylemiş, üstüne belli bir kesimden epey tepki almıştık.
Gelinen noktada, bize sert tepki gösterenler hemen hemen bizim söylediğimiz şeyler üzerinden (bir alta o günkü yazının linkini de vereyim tam olsun) Demir’i eleştirmiş ve artık yolların ayrılması gerektiğini ifade etmişlerdi. Hayat çok garip!
Böyle Giderse Tofaş’ın Freni Bir Yerde Patlar
Ahmet Çakı, gerek sakinliği gerek duruşuyla Tofaş’a yakışan bir koç, bu konuda hiç şüphe yok. Ancak Çakı’nın Tofaş’ın kendi içinde ”Djordjevic Vakası” olmayacağının da garantisi yok. Çünkü iki koçun da kafasındaki düzenle, basketbolun evrildiği nokta arasında çok fark var. Eğer Çakı, son maceralarında olduğu gibi yine belli konularda ısrar ve inat ederse, buradaki macerası da pek sağlıklı ilerlemeyebilir.
Oyunu illa guardım kuracak, uzunum illa pota altından oynayacak, forvetim kanatta boşta kalırsa üçlüğü yollayacak, bunun dışındaki düzeni kabul etmiyorum kafası, modern basketbolu tamamen inkar etmekten başka bir şey olmaz. Kaldı ki, Tofaş’ın kadro yapısı esnekliğe oldukça açık ve yüksek tempoda her takıma tehlike yaratacak kapasitede.
Ahmet Çakı’nın kendini ne kadar güncelleyebildiğini hep beraber göreceğiz. Yeniliklere açık olmak, uzun soluklu ve keyifli yolculukları da yanında getirir.
– BGL’ye değer veriyoruz
Basketbol Gençler Ligi’ni site olarak fazlasıyla önemsiyoruz, hatta zaman zaman ”BGL yerine NBA’e daha çok yer verseniz” mesajları da alıyoruz. Belki, bunu yapsak bizim daha çok işimize gelir ama biz açıkçası bu gençleri çok sevdik, izlemekten de büyük keyif aldık, almaya da devam ediyoruz.
BSL ve Euroleague’in yanı sıra ana ürün olarak verdiğimiz BGL konusunda bu tutumu devam ettirmeyi planlıyoruz.
20 takım, yaklaşık 220-250 kişilik oyuncu havuzundan bahsediyoruz. Gönül ister ki, her hafta hepsine yer verelim. Ama böyle bir şeyin imkansız olduğu konusunda da hak verirsiniz. Elimizden geldiğince, A’dan Z’ye herkese yer vermek için, her hafta çaba gösteriyoruz. Bazen bu konuda sitem dolu mesajlar ya da mailler aldığımız oluyor.
Biz, Instagram sayfası değil, baskettr.com olarak bir websitesiyiz. Bu sayfa, websitemizin bir uzantısı, tıpkı Facebook ve Twitter’da olduğu gibi. Herkes elinden geldiğince koşturuyor ve emek veriyor. Ve kimsenin, kimseye herhangi bir ayrıcalık tanıma gibi bir düşüncesi yok. Aksine bütün gençlere, olabildiğince ve imkanlar doğrultusunda destek olmaya çalışıyor.
Elbette bizim de eksiklerimiz var, her türlü eleştiriye de açığız ancak bu site var olduğu sürece, her genç oyuncuya, her şartta mutlaka yer ayıracaktır.
– Verimlilik puanı her zaman doğru sonucu vermez
Uzun zamandır yazmak istediğimiz bir konu verimlilik puanı hikayesi. Özellikle BGL’de bu verinin bize gösterdikleri her zaman doğru sonuçları vermiyor. Aslında bununla ilgili çok daha geniş kapsamlı bir yazı yazıp, yine istatistikler üzerinden verilerin bazen ne kadar aldatıcı olduğuna değineceğiz.
Verimlilik puanından yola çıkarak haftanın en iyi oyuncusu ya da oyuncularını belirlediğiniz zaman ciddi bir haksızlık ortaya çıkıyor.
TBF’nin özellikle BGL’de buna çok dikkat etmesi lazım. Kafa kafaya oynanan dakikalarda sorumluluk alan bir oyuncunun verimliliğiyle, maç koptuktan sonra çok daha rahat bir ortamda verimliliğini yükselten bir oyuncunun performansı aynı değerde değerlendirilmez. Sürelerin ve sorumlulukların daha eşit olduğu bir takımdaki oyuncularla, bunun daha dengesiz olduğu bir takımın oyuncularının verileri, istatistikler üzerinden çok da adaletli bir yapı ortaya koymaz.
Çok basit ve somut bir örnekle gidelim. Maçları, sadece istatistikler üzerinden okumadığınız zaman, 6. haftanın tartışmasız en değerli oyuncusu Berkay Yılmaz’dır. Siz, Berkay’ın maçtaki hırsını, isteğini, arzusunu, konsantrasyonunu ve enerjisiyle rakibine verdiği ‘bu maçı bizden alamazsınız’ duygusunu, verimlilik puanına ekleyemiyorsunuz.
Verimlilik puanlaması önemsiz ve gereksizdir demiyorum. Ancak bir oyuncunun, oyuna ve maça etkisini sadece bunun üzerinden okumanın son derece sağlıksız olduğunu söylüyorum.
Kemal Erdem
Mail: [email protected]
Insta: @kemalerdem54