TB2L takımlarından Pizza Bulls CO Basket forması giyen 1998 doğumlu forvet İbrahim Gülşen‘le özel bir röportaj yaptık.
Kariyerinde daha önce Beşiktaş’ta da forma giyen İbrahim Gülşen, hem geride bıraktığımız sezonu değerlendirdi hem de hedeflerinden bahsetti.
Hasan Serbest yönetiminde geçtiğimiz sezon ilk kez katıldığı TB2L’de genç oyuncularla önemli bir yarışın içine giren Pizza Bulls CO Basket, playoff oynama başarısı göstermişti. Başkan Caner Osman ve koç Hasan Serbest, bulundukları her platformda gençlere verdikleri değeri de özellikle belirtiyorlar.
İbrahim Gülşen’le yaptığımız röportaj:
Sezonun genel bir değerlendirmesini yaparak sözlerine başlayan İbrahim, Pizza Bulls CO Basket’teki imkanların bir oyuncu için ne kadar değerli olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:
”En son Beşiktaş’ta gördüğüm imkanları Pizza Bulls CO Basket’te gördüm. Koçumuz Hasan Serbest ve Başkanımız Caner Osman bana büyük bir fırsat verdiler. Erzurum’dan sonra İstanbul’a gelip oynamak benim için çok iyiydi. Erzurum’dan önce de Düzce’deydim ve 2-3 yıl ailemden uzak kalmıştım. İstanbul’da olmak bu açıdan da benim için fırsat oldu.”
”Cedi abinin bize sağladığı imkanlar olsun, aldığı ve verdiği hediyeler olsun, bizim için çok değerliydi. Organizasyon olarak bize her şeyi sundular. Pizza Bulls’un sahibi Cavit Bey’de bize sporsever olarak desteğini sundu. TB2L’deki en iyi ortama sahiptik diyebilirim.”
”TB2L’de sevdiğim insanların yanında olmak, genç biri olarak genç bir kadronun kaptanı olarak hareket etmek, benim için heyecan vericiydi açıkçası.”
”Playoff’larda Karşıyaka gibi iyi bir takımla eşleştik. O seriyi kazanabilirdik. Çok keyifli ve güzel bir seri oldu. Son maçı onlar iyi oynadı ve kazandılar.”
– Burada her şey dört dörtlük
Cedi Osman Akademi’de her şeyin kusursuz bir şekilde ilerlediğini vurgulana 98 doğumlu forvet, sözlerine şöyle devam etti:
”Sezona başlarken Sigortam.net koçu Andaç Yapıcıer beni 4 numara yedeği olarak düşünüyordu. Yaşım tutmayınca sadece idmanlarda yer aldım. Hem orada TBL seviyesinde idmana çıkmam hem de burada TB2L’de oynamam benim açımdan büyük katkı oldu. Ancak bunun dezavantajları da oldu. Çok fazla yoruluyordum. Bazen günde 3 idman yaptığım da oluyordu. Sabah Sigortam.net’te, öğleden sonra da CO Basket’te çalışmalarım oluyordu.”
”Bunu takımım olduğu için söylemiyorum. Cedi Osman Akademi’de A takımdan altyapılara kadar bireysel idmanları en iyi yaptıran kulüplerden biri olduğunu söyleyebilirim.”
”Sezonu çok erken açmıştık. Normalde 8-9 ay olan bir sezonu biz neredeyse 12 ay yaptık. Çünkü bireysel olarak çalışmalara çok ağırlık verdik. Mental, fiziksel ve psikolojik olarak her türlü yardımımıza koştular. Her şey dört dörtlüktü.”
– Alışma süreci biraz sıkıntılı oldu
Sezon başında adaptasyon anlamında bazı zorluklar yaşadığını ancak bunları kısa sürede atlattığını belirten İbrahim, konuyla ilgili sorularımızı cevaplandırdı:
”Sezonun ilk maçları benim için sıkıntılı geçmişti. Bu alışma süreci biraz sıkıntılı oldu. Ama sonra alışmaya başladım ve kendi eksiklerimi görüp, bireysel idmanlarımı ona göre belirledim.”
”Takımın eksiklerine göre kendimi geliştirmeyi hedefledim. Hem dış şutlara hem post-up’lara daha fazla ağırlık verdim. Yaklaşık 2-3 ay sadece üçlük ve post-up çalıştım. Zaten bütün sayılarım hemen hemen buralardan gelmiştir. Fiziksel olarak çalışarak, kas kütlemi arttırarak hem savunmada hem hücumda ribauntlarda daha aktif oldum.”
”Tüm bunları yaparken blok lideri de oldum. Ribauntlarda da ilk 5 içinde yer aldım. Sezonun ortalarına doğru 10 sayı-10 ribaunt-2 blok ortalama yakaladım. Sezon sonunda şanssız sakatlıklar yaşadık. Form anlamında bazı sıkıntılar oldu.”
– Her iki forvet pozisyonunda oynuyorum
Altyapılardan itibaren 3-4 pozisyonunda oynadığını belirten İbrahim Gülşen, kendinde gördüğü eksikleri ve rol modellerini de açıkladı:
”Altyapı dönemim boyunca hep 3-4 pozisyonunda oynadım. Beni genelde 3 olarak aldılar ama sakatlıklar olunca da 4’e çektiler. 4 alan olduğunda ise yine sakatlıklardan dolayı 3’e çektiler. Fiziksel olarak kendimi iyi bildiğimden 3’te ve 4’te neler yapıp yapamayacağımı iyi biliyorum.”
”Ribaunt olayı pozisyona ve rakibine göre değişiyor. Hareketli şutlarda topun dışarı sekme olasılığı daha yüksek olduğu için içeri değil, dışarı doğru yöneliyorum. Statik bir şutör varsa eğer o top sert gitmeyeceği için içeriye doğru giderim. Genelikle de temasa girmeden ribaunt almaya bakarım, benim için bu daha rahat oluyor.”
”Basketbola ilk başladığım dönemlerde savunma özellikleri nedeniyle Ben Wallace’ı çok beğenerek izliyordum. Top hakimiyeti ve tekniği nedeniyle de Allen Iverson’ı. İlerleyen zamanlarda pozisyonum nedeniyle Nikola Kalinic ve Luigi Datome’yi, bir de Erkan Veyseloğlu’nu kendime örnek almaya başladım.”
”Dikey olarak çabuk biriyim ama yatay olarak değilim. Tepede geçildiğim zaman bacak çekmem, öyle blok yaparım zaten. Ama yanlara adım çabukluğumu geliştirmem lazım. Bunun için de çabukluk idmanlarına başladım. Şutumu da geliştirmem gerektiğini biliyorum. Şutör ve şut atan oyuncu aynı şey değildir. Mesela Melih Mahmutoğlu şutördür, bunlara şutör dersin. Ama her maç 1-2 şut sokan adama da şutör demezsin. Ben, beklenmedik anlarda şut atan oyuncu olmak istiyorum. Daha yüzdeli oynayan bir oyuncu olmak hedefim.”
– Bazı şeyleri yaşayarak öğrenirsin
Altyapılarla ilgili sorduğumuz sorulara içtenlikle cevap veren 1998 doğumlu oyuncu, şunları belirtti:
”Altyapılarda edindiğimiz alışkanlıkları üste taşıyoruz. Altyapılardaki bazı oyuncular çok fazla maç takip etmiyorlar. BSL ya da TBL’ye pek bakmıyorlar bile. Daha sonra o ligde zorlanınca, çalışmayı ve neredeyse basketbolu bırakmayı düşünen çok oyuncumuz var.”
”Altyapılarda biraz daha özgürlük olması lazım. Oyuncunun kendini keşfetmesi gerekiyor. Ve herkese aynı şeyi yaptırmak yerine, oyuncunun özelliklerine göre hareket edilmesi gerekiyor. Herkesin yeteneği daha farklı ve herkesten aynı şeyi beklememek lazım. Mesela ben Tolga Geçim’le aynı boydayım ama yeteneklerimiz farklı. Boydan dolayı ikimizden de aynı şeyi beklerseniz sıkıntı yaşarsınız. Ama maalesef altyapılarda herkes aynı şeyi yapmaya çalışıyor.”
”Altyapılardaki oyuncu kardeşlerimize tavsiyem bol bol maç izlesinler. Sabah kahvaltıda TBL, öğlen BSL ve akşam Euroleague izlesinler. Kendi oyun tarzlarına uygun oyuncuları daha yakından seyretsinler. Maçları bir oyuncu, bir koç gibi takip etsinler.”
”Elinden tutan biri olmadığı zaman kafanı kollarının arasına alıp eyvah dememek lazım. Bazı şeyleri yaşayarak öğreniyorsun. Ama yaşarken de asla pes etmemen gerekiyor. Akıllı çalışmak ve disiplinli olmak gerekiyor. Başka çaren yok.”
– TB2L’nin sertliği çok farklı
TB2L’nin sertliğinin farklı olduğunu belirten İbrahin, boş zamanlarda hem okumayı hem yazmayı sevdiğini söylerken, röportajı şu sözlerle sonlandırdı:
”23 yaşına bastığımda hemen her ligde (BSL, TBL, TB2L) playoff oynamışlığım oldu. Biraz afalladığım dönemler oldu. Buraya geldiğimde bana söylenenlere kulağımı kapatmadım. Bir kulağımdan girip diğerinden çıkmadı. Buradaki değerli insanları dinledim.”
”Türkiye’de bütün liglerin sertliği çok farklı, hatta hakemlerin kararları bile çok farklı. TB2L savunmasında illegal sertlik çok daha fazla oluyor. BSL’de ve TBL’de faul olan bazı pozisyonlara burada çalmıyorlar. Basketbol elbette temas oyunu ama bunun da dozajının olması gerekiyor.”
”Eskiden Türkçem bu kadar iyi değildi, konuşurken bile zorlanırdım. Bunu çözmek için bol bol kitap okumaya başladım. Muhabbet kuşu almıştım kendime, o omzumdayken ona sesli bir şekilde kitap okumaya başladım. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar kitabını okumuştum. Okudukça Türkçem daha güzel bir hale geldi. Yazdığım 2 romanım, bir şiirim, bir de senaryom var. Bunları ileride belki yayınlayabilirim.”
– İstatistik
Geçtiğimiz sezon 18 maçta 24.3 dakika süre alan İbrahim Gülşen, 7.7 sayı-7.8 ribaunt-2.0 blok-1.6 asist ortalama yakalamıştı.
1998 doğumlu forvet, Teşvikiye karşısında 20 sayı-15 ribauntla sezonun kendi adına en iyi maçlarından birini oynamıştı.
Röportaj: Kemal Erdem
Mail: [email protected]
Instagram: @kemalerdem54