Basketbol Gençler Ligi‘nde TED Ankara Kolejliler forması altında izlediğimiz 1.91 boyundaki 2004 doğumlu guard Kerem Sarıaslan‘la özel bir röportaj yaptık.
Genç oyuncularla devam eden röportaj serimizin bu bölümünde, sezonun ilgi çeken isimleri arasında yer alan Kerem Sarıaslan’la doyurucu bir sohbetin altına imza attık.
Henüz yolun çok başında olan 2004 doğumlu oyuncu, birçok konuda kendini çok net ifade ederken, eğlenceli tavırlarıyla da röportajın çok sıcak bir ortamda gerçekleşmesini sağladı. Kerem, hem sıcakkanlılığı hem de esprili diliyle, röportajı sıradan olmaktan çıkardı ve hiç bitmemesini dileyeceğimiz bir sohbet ortamına çevirdi. Saha içindeki yüksek enerjisini, saha dışında da olabildiğince hissettiren genç oyuncu, uzun vadede her takımın görmek isteyeceği bir ‘arkadaş’ izlenimini de bizlere bıraktı.
BGL’de bu sezon gelecek adına umut veren birçok oyuncuyu izleme fırsatı yakaladık. Onları yakından tanıyıp, tanıttıkça umutlarımızı taze tutmamız gerektiğini de daha fazla anladık. Hem Kerem’e hem de onun gibi gençlere daha fazla kulak verme vaktimiz geldi, geçiyor.
Fanus şeklinde düzenlenen BGL’de bu sezon 9 maça çıkan 17 yaşındaki oyuncu, 21.5 dakika sahada kaldı ve 6.3 sayı-2.5 asist-2.8 ribaunt ortalama yakaladı. 3 maçta çift haneleri gören Kerem, Fenerbahçe karşısında 14 sayı-3 asist-1 ribauntluk performans ortaya koymuştu.
Lafı fazla uzatmadan Kerem Sarıaslan’la yaptığımız röportaja geçelim:
Konyaspor’da forma giyen 1997 doğumlu Kaan Sarıaslan’ın kardeşi olan Kerem, sporcu bir aileden geldiğini vurgularken, basketbola başlama hikayesini şöyle özetledi:
”Sporcu bir aileden geliyorum. Annem ve babam voleybolcu, abim de basketbolcu olunca sporun içinde büyüdüm. Abim sayesinde de küçükken salonlardan çıkmıyordum. Futbola da bir ilgim vardı. Hem basketbol hem futbol merakım olmuştu. Ailem beni basketbola yazdırmıştı, futbol idmanlarına da gitmiştim birkaç kere. Futbola ilk gittiğimde olmayacağını anladım. Bu kadar yeteneksiz olunmaz diyerek (gülüyor) basketbola devam ettim.”
”Küçüklüğümden beri hep abimi rol model alarak büyüdüm. Sürekli onun maçlarına gidip, izliyordum. Bu da beni basketbol oynamaya teşvik etti. Oynadıkça basketbolu daha fazla sevmeye başladım.”
– Bir noktadan sonra zeka belirleyici oluyor
Sergio Rodriguez ve Vasilije Micic’i ayrı bir yere koyan Kerem, hem rol model olarak aldığı oyuncuları sıralarken hem de konuyla ilgili sorularımızı cevapladı:
”Sergio Rodriguez, Mike James ve Vasilije Micic’i çok beğeniyorum. Ama en beğendiğim ikili Rodriguez ve Micic. Rodriguez, her hücumda mutlaka doğru tercihi buluyor. Şut atması gerekiyorsa şut atıyor, pas atması gerekiyorsa pas atıyor.”
”Genelde skorer oyuncular daha fazla seviliyor. Aslında ben de seviyorum ama mesela James’in gelip üçlük atmasından ziyade, Rodriguez’in verdiği ince paslar daha çok hoşuma gidiyor. James’in yaptığı daha çok yetenekle alakalı ama Rodriguez’in seçimleri daha zekice.”
”Basketbolda zeka bence de çok önemli bir unsur. Ne kadar yetenekli olursan ol, en kritik anda vereceğin kararlar belirleyici olabiliyor. Burada da oyun zekası devreye giriyor. Basketbol zekasının en büyük silahlardan biri olduğunu düşünüyorum.”
– Maç oynadıkçta özgüvenim artıyor
Kerem, gençler arasında biraz çizginin dışında bir profil çiziyor. Üç sayı çizgisinde çoğu oyuncunun yaşadığı sorunu pek yaşamıyor aslında. Hatta üçlük yüzdesi, ikilik yüzdesinden daha iyi durumda. Bu durum röportaj içinde de tebessüm etmemizi sağladı. Kerem’e hem bunu hem de gelişimiyle alakalı sorular sorduk.
Genç oyuncunun konuyla ilgili açıklamaları:
”Buna ben de şaşırıyorum (gülüyor), ne zaman baksam kahroluyorum. Bakıyorum, bir oyuncunun üçlük yüzdesi nasıl ikilik yüzdesinden daha iyi olur, anlamıyorum. Üçlük çizgisinin içine girdiğimde yüzdem düşüyor, çıkınca artıyor. Hem kötü hem iyi bir durum. Neyse ki üçlük yüzdem biraz daha yüksek.”
”Üçlük yüzdesini geliştirmek, ikilik yüzdesini geliştirmekten biraz daha zordur aslında. Olaya bu şekilde olumlu bakabilirim. Fiziksel olarak biraz daha geliştiğimde yüzdelerimi de yukarı çekebileceğimi düşünüyorum.”
”Bazen maç içinde 2-3 şut kaçırınca bir sonrakini kaçırır mıyım diye düşünmüyorum. Üçlük yüzdemin iyi olmasının nedeni de biraz da bu olabilir.”
”Özgüven eksikliği bir oyuncuyu fazlasıyla etkileyebiliyor. U16 dönemimde çok fazla maça çıkmıştım. Hem U16 hem U18 hem de BGL oynamıştım. Okul takımında da maçlarım vardı. Toplamda 60-70 maç yapmıştım. O sezon hem özgüvenimi hem de basketbolumu oynadıkça baya geliştirdiğimi düşünüyorum. Aslında o dönemde haftada 3-4 maç oynadığımdan dolayı çok fazla ağırlık çalışması yapamamıştım. Fiziksel olarak bu beni etkilese de, basketbol anlamında gelişimim hız kazandı. Bu sezon pandemiden dolayı maç sayısı az olduğu için fiziksel olarak üstüne koydum.”
– Elimden geleni yapmaya çalışıyorum
Saha dışında sempatisi tavan yapan Kerem, saha içinde bazen savaşçı yapısıyla farklı bir role bürünebiliyor. Üstelik BGL’de kendinden yaşça büyük, fiziksel olarak daha hazır rakipleriyle de baş etmek zorunda kalıyor.
Kerem’e bu konularda da birçok soru sorduk ve şu cevapları aldık:
”Maça çıkarken çok konsantre oluyorum. Bacaklarım gitmeyecek olsa bile yüreğimle bir şeyler yapmaya çalışıyorum, çabalıyorum. Karşımdaki oyuncunun benden daha ağır basmaması için onu sürekli zorlamaya çalışıyorum. Açıkçası rakibinin üstüne ne kadar gidersen, onun senin üstüne gelmesini engelliyorsun.”
”Yensen de yenilsen de sonuçta oynadığın oyundan zevk alman gerekiyor. Hiç kimse kaybetmeyi istemez. Kazanmak için enerjimi sonuna kadar kullanıyorum. Bunu ne kadar yaparsam galibiyet için de o kadar çabalamış olurum. Sahaya girdiğim anda elimden geleni vermeye çalışıyorum.”
”BGL’deki ilk senemde kendimden yaşça büyüklerle oynamanın mutlaka bir dezavantajı oluyordu. Daha önce de kendimden büyüklerle idmanlar yapmıştım ama maç oynamak ve o atmosferi yaşamak farklı oluyor.”
”Yaşımın bana sunduğu avantajlar da oluyor. Baskı ve stres benim üzerimde değil. Daha burada önümde birkaç yılım var. Sonuçta son senesini oynayan oyuncuların üzerindeki yük daha fazla. Ben sahaya girdiğimde elimden geleni yapayım, oynadığım oyundan zevk ve keyif alayım, takımıma da katkıda bulunayım gözüyle bakıyorum.”
– Şutuyla yaşayan bir oyuncu olmak istemiyorum
İlerleyen dönemlerde sadece şutuyla değil, her şeyi yapabilen bir oyuncu olmak istediğini söyleyen Kerem, konuyla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
”Şutuyla yaşayan değil, her şeyi yapabilen bir oyuncu olmak için çalışıyorum. Savunmada enerjimle takımı yukarı çeken ve en doğru kararı veren oyuncu olmak istiyorum. Çok çalışmam ve gelişmem gerektiğini de biliyorum.”
”Maç izlemeyi çok seviyorum ve buna önem veriyorum. Görsel hafıza bence çok önemli. Üst düzey birçok oyuncuyu izlerken, onların verdiği pasları, attığı şutları yakından takip ediyorum. Zaten bunlar idman yaparken sürekli aklında oluyor ve bundan da faydalanabiliyorsun.”
– Hiçbir zaman hedeflerimi küçük tutmam
Fenerbahçe ve Anadolu Efes gibi takımların, özellikle Euroleague’deki başarılarının gençlere ekstra motivasyon sağladığını söyleyen Kerem, kendisi açısından da büyük hedefler koymaktan çekinmediğini belirtti:
”Türk takımlarının Euroleague’de yaptıkları çok büyük motivasyon sağlıyor. Oradaki oyuncuların hepsi çok üst düzey. Eğer bende onların çalıştığından biraz daha fazla çalışırsam, daha çok çalışırsam o noktalara gelebilirim. Çünkü insanlar, o seviyeye gelebilmek için çok çalışıyorlar. Yetenek bir yere kadar. Bence her şey çalışarak oluyor. Sonuçta yeteneğinin üstünde bir şey eklemedikten sonra olmuyor. Fenerbahçe’nin ve Anadolu Efes’in yaptıklarını görünce, neden ileride bende orada olmayayım diye düşünüyorum. O seviyelere gelebilmek içinde elimden geleni yapmak istiyorum.”
”Genel olarak hayatta bir hedef koyarsam, bunun için elimden geleni yaparım ve ileride de onun olacağını düşünürüm. Kariyer hedeflerim arasında da Euroleague’de oynamak ve o seviyenin oyuncusu olmak var. Bu da bir anda olacak bir şey değil. Adım adım ilerlemek istiyorum. Bizim takım TBL’ye çıktı önce orası, sonra BSL ve kademe kademe Euroleague’e kadar gitmek istiyorum. Hedeflerim büyük, hiçbir zaman hedeflerimi küçük tutmuyorum. Olduğum yerde saymak istemem.”
– Euroleague’in benim için yeri ayrı
Pandemi öncesi BGL’de oynadıkları deplasmanlı sezonun artılarından bahseden 2004 doğumlu oyuncu, aynı zamanda Euroleague ve NBA üzerinde sorduğumuz soruya şu cevapları verdi:
”Deplasmanlı oynamayı çok seviyorum. Sonuçta takım olarak hareket ediyorsunuz. Bu tip durumlarda takım bir bütün haline geliyor. Sonuçta beraber daha çok vakit geçiriyorsunuz. Bu yaş grubunda, bu tip maçlar oynamak artı sağlıyor size.”
”Euroleague basketbolu benim için çok ayrı. Basketbol bilgisiyle, hamleleriyle oynanan maçları daha çok seviyorum. Euroleague’de çok üst düzey koçlar var. Oynanan setlere ve guardların yapabildiklerine çok dikkat ediyorum. NBA’de biraz daha şova yönelik bir oyun var. Orada çok fazla maç yaptıkları için bazen düzen dışına çıkmaları da normal. Euroleague’de daha sert ve daha organize bir basketbol izliyoruz.”
– Umarım bir Türk takımı daha şampiyon olur
Fenerbahçe’nin 2017’deki tarihi Euroleague şampiyonluğu sonrası, Anadolu Efes’in de benzer bir başarı göstermesini istediğini söyleyen Kerem, Final Four öncesi şunları söyledi:
”Anadolu Efes’in bu sezon oynadığı basketbolu çok beğeniyorum. En beğendiğim oyuncu da zaten Micic. Umarım Euroleague şampiyonu olurlar.”
– Basketbol dışındaki hayatı
Bir yandan eğitim hayatına, bir yandan da basketbola devam eden Kerem, aslında boş zamanlarında da yine sporun içinde kalmaya devam ediyor.
Kerem’e basketbol dışındaki hayatını sorduğumuzda bizleri şunları anlattı ve röportajı da böyle sonlandırdı:
”Abimle ne zaman birlikte olsak mutlaka birebir oynuyoruz. Bazen beni küçük düşürmeye çalıştığı da oluyor (gülüyor). Abim, her zaman benim için en doğru eleştirileri, en iyi şekilde yapmaya çalışıyor. İyi yaptığım şeyleri övüyor ama kötü yaptığım şeyleri daha sert eleştiriyor, ki daha iyisini yapabileyim.”
”İlgimi çeken bir kitap olursa bitirmeden bırakmam. Daha çok kişisel gelişim üzerine kitaplar okuyorum. Bir şey yapmadan önce beni ne kadar yukarı çekecek, ne kadar iyi hale getirecek diye düşünürüm. Onun dışında yoga yapmayı çok seviyorum. Beni sakinleştiriyor, sabah uyandığımda elimden geldiğince yapıyorum. Maç özetlerini izliyorum. Euroleague ya da NBA maçlarını takip ediyorum.”
”Basketbolla birlikte okulu da bir yandan götürmeye çalışıyorum. Yurtdışına göre Türkiye’de biraz daha zor oluyor bu durum. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. Elimden geldiğince ekstra idmanlar yapıyorum. Karantina döneminde yapacak fazla bir şey kalmayınca arkadaşımla tenis oynuyorum. Günlerim daha çok spora yönelik geçiyor.”
Kemal Erdem
[email protected]