FIBA 18 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası‘nı gümüş madalya alarak tamamlayan U18 Milli Takımımızla ilgili kısa kısa oyuncu değerlendirmelerinde bulunduk.
Potansiyelini bir sonraki seviyeye çıkarmaya aday oyuncuları izlediğimiz bu turnuvada, birçok gencimiz gösterdiği performansla iz bırakırken, bazıları ise kısa süre içinde büyük sinyaller verdi.
Karahan Efeoğlu (2004, SF)
7.0 sayı-3.6 ribaunt-1.0 asist
Yeni düzende ileride 4, hatta kısa beşlere geçildiğinde 5 numara oynayabilecek potansiyeli var. Çok yönlü bir silah. Şut, ribaunt, asist, her alana katkı yapabiliyor. Günümüzde ‘forvetten oyun kurma’ modası başlamışken, Karahan’ın bu özelliklerinden daha fazla faydalanmak ve onu bu yönde geliştirmek şart. Karahan ‘tamamlayıcı bir parça’ olmaktan ziyade etrafını dizayn edebileceğiniz ‘merkez parça’ olabilir.
Kerem Konan (2004, SF/PF)
7.7 sayı-4.3 ribaunt-0.6 asist
Oyun içinde ritmini bulduğu anda ‘net bir yıldız adayı’ havasını veriyor. Gününde bir Kerem’i tutabilecek savunmacı sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Müthiş bir potansiyeli var. Görünen en büyük eksiği zaman zaman yaşadığı konsantrasyon kayıpları. Bu sezon onun için çok kritik. Şu an kendisi için en uygun takımda ve doğru bir planlamayla çok farklı bir noktaya evrilebilir.
Hamza Mestoğlu (2004, PF)
5.3 satı-3.6 ribaunt-1.6 asist
İstediği şut ritmini pek yakalayamadı. Ancak bu, onun diğer alanlara katkı yapmasını engellemedi. Ne zaman süre alsa enerjisi yüksekti ve takım için verdiği savaşı hissettirdi. Dış şutlarını geliştirmesi halinde önemli bir eşiği geride bırakacaktır. Zaman zaman yaşadığı anlık kararsızlıklar şutunu biraz etkiliyebiliyor. Bunun da üstesinden gelebilecek yeteneği var.
Özgür Cengiz (2005, PG)
5.4 sayı-3.7 asist-1.9 ribaunt
Zaman zaman heyecanına yenik düşerek acemice hataları oldu, biraz da inişli çıkışlı bir performans ortaya koydu ama enerjisi hiçbir zaman düşmedi. Pozisyonunda ‘oyun kurucu’ özelliklerini taşıyan ve bunu sahaya yansıtmaya çalışan en net isim oldu. Geliştirmesi gereken bazı eksikleri var ama bunun üstesinden gelecek potansiyelde. Fiziksel gelişimi özellikle işin savunma tarafında onu biraz daha öne çıkartacaktır.
Mehmet Efe Demirel (2005, C)
2.3 sayı-2.0 ribaunt-0.3 asist
Çok fazla süre alamadı ama aldığı süreleri en iyi değerlendirenler arasındaydı. Türk basketbolu uzun vadede çok önemli bir uzun kazanabilir. En az Ekpe Udoh kadar caydırıcı özelliklere sahip. Hücumunu biraz daha geliştirdiği takdirde çok net ‘Euroleague oyuncusu’ olur. Bu sezon BGL’de yakından takip edilmesi gereken oyuncular arasında ilk 5’te yer alır.
Berke Büyüktuncel (2004, PF)
12.3 sayı-7.4 ribaunt-2.1 asist
Turnuvanın en iyi beşine seçilerek zaten kalitesini ortaya koydu. Üzerine çok fazla konuşulmayacak isimler arasında. Sadece milli takımımızın değil, aynı zamanda tüm takımları dahil ederek en hazır oyuncular arasında başı çektiğini not edelim. Yeni sezonda Tofaş’ın BSL’de sık sık kullanması bekleniyor artık. Basketbolseverleri fazlasıyla heyecanlandırdı.
Samet Yiğitoğlu (2004, C)
8.9 sayı-5.9 ribaunt-0.7 asist
Turnuvayı iyi geçiren oyuncularımız arasında yer aldı. Ancak daha iyi olabilirdi. Hem mental hem konsantrasyon anlamında zaman zaman ciddi sıkıntılar yaşadı. Bunda elbette yaşadığı sürecin etkisi olduğunu belirtmekte fayda var. Geçtiğimiz sezonu Beşiktaş’ta geçirseydi muhtemelen çok daha farklı bir Samet izleyebilirdik. Önümüzdeki sezonu nasıl geçirecek kilit nokta bu olacak.
Eren Deniz-Buğra Çal-Eray Büyükcangaz
Eren Deniz ve Buğra Çal ikilisi geçtiğimiz sezon BGL’de iyi performanslar ortaya koymuştu. Ancak turnuva boyunca rotasyonda pek şans verilmedi. Özellikle Eren’e biraz daha fazla şans verilmesi bekleniyordu. Buğra zaman zaman bu şansı buldu ve oyuna ‘soğuk’ girmesine rağmen fena da performans sergilemedi. Eray ise özellikle son maçta kilit rol oynarken, talihsiz bir sakatlık yaşadı ve izleyenleri de epey üzdü. Genel olarak fena bir performans göstermedi. Aldığı süreleri verimli kullanmaya çalıştı ve bunda da başarılı oldu.
Tan Yıldızoğlu-Arda Sivas
Hem Tan hem Arda BGL’de kendi takımlarında o kadar yüksek kredi ve sınırsız şut imkanıyla oynuyorlar ki, milli takım seviyesinde bu bazen büyük sorunlara yol açıyor. Çünkü ‘oynatan guard’ olmaktan ziyade ‘oynayan guard’ olmaya alıştılar. Pas seçimlerinin doğru olmadığı ve şutlarının da girmediği zamanlarda bu durum eksi yazıyor. Bu, sadece bu tip turnuvalarda değil, ilerleyen dönemlerde A takım seviyesinde de handikap yaratabilir. Zira herhangi bir BSL takımında, alıştıkları bu özgürce hareket etme alanını bulamayacaklar ve yine bocalama yaşayacaklar. İkisinin de biraz daha ‘oyun kurucu’ kafasında hareket etmesi gerekiyor. Elbette her ikisi de oldukça yetenekli ve uzun vadede potansiyelleriyle umutlanma sebebi oldular. Ancak her ikisinin de şutlarını gerektiği yerlere saklamaları ve önce takım arkadaşlarına opsiyon yaratmaları gerekiyor.
Kemal Erdem
Mail: [email protected]
Instagram: @kemalerdem54