Ülkemizi ABD‘de temsil eden gençler arasında yer alan 2006 doğumlu guard Baran Turan‘la geçmişten günümüze birçok konuda özel bir röportaj yaptık.
Kariyerine ABD’de devam etme kararı alan oyuncular arasında yer alan Baran Turan, Grace Christian School forması altında eyalet şampiyonluğu yaşamış ve final maçında gösterdiği performansla adından söz ettirmişti.
Baran, maçı 15 sayı-3 asist-3 top çalmayla tamamlamıştı.
Genç oyuncu, verdiği kararla ABD’ye giden yolu, orada yaşadıklarını ve bundan sonrasını anlattı.
– Basketbola başlama hikayesi
Röportaja artık bir klasik olan basketbola başlama hikayesiyle başladık:
”Futbola bir sempatim olsam da ailemin de desteğiyle basketbola 6 yaşında başladım. Antalya’da Gençlik Spor Akademisi’nde 12 yaşına kadar devam ettim. 12 yaşında ilk bölge turnuvamıza gitmiştik okulla birlikte. İstanbul 7.sine karşı oynamıştık ve o maçta beni beğenmişlerdi. Ama ailem yaşımdan dolayı bu işe pek sıcak bakmadı.”
”Açıkçası 12-14 yaş arası biraz gelişimim durdu. Hatta bu 2 yıllık süreçte basketbolu bırakmamı söyleyen antrenörler bile oldu. Ama bu benim aslında çıkış noktam oldu. Bu işi başarmak için kararlı bir şekilde çalışmaya başladım. Antalya Güneşi’ne geçtiğimde birçok şey değişti. Barış Güney’le haftanın her günü çalıştık. Benim üzerime emeği çok büyüktü. Benim hayatımı değiştiren 2 isimden biriydi, bir diğeri de Aydın Sönmez.”
– ABD hayalim vardı
Çocukluğundan beri ABD’ye gitme hayali olduğunu vurgulayan Baran Turan, şartların da kendisini bu yola ittiğini söylerken, sorularımızı cevaplandırmaya devam etti:
”Geçen yıl, benim açımdan bekleme yılıydı. Zamanın geleceğini biliyordum ama doğru zamanı bekledim. Çalışmaya devam ettim. Tufan Sabah’la tanıştık, bana birçok konuda yardımcı oldu. Birkaç BGL takımıyla idmanlara çıktım ama yazın bu ABD işi çıkınca, neden olmasın dedim. Çocukluğumdan beri ABD hayalim vardı.”
”Gitmemin sebeplerinden biri de dediğin gibi ‘coğrafya kaderdir’ diyebiliriz. Sonuçta burası İstanbul ya da İzmir gibi değildi. Gözden biraz uzak kalıyordu. Üstelik İstanbul ve İzmir’de olsan bile bazı oyuncular BSL seviyesinde yeni yeni oynamaya başlıyor. Bu süreç beni ABD’ye daha da yaklaştırdı.”
”Potansiyelinin zirvesine çıkmak istiyorsan önce kendi konfor alanından çıkmalısın. ABD’ye ilk gittiğimde beni en çok zorlayan şey dersler oldu. En büyük problem ise yemekler oldu. Sağlıklı beslenmek zor oluyordu. Bunun dışında beni açıkçası çok zorlayan bir şey olduğunu söyleyemem.”
”Bana göre Türkiye’de oyuna biraz fiziksel bakılıyor. ABD’de ise hıza ve patlayıcığa dayalı. ABD’de boyu çok kısa olup, Türkiye’de Jordon Crawford vardı mesela, anormal işler yapan oyuncular var. Çünkü onlara bu özgüveni veriyorlar. Kısa oyuncuyu kısıtlamak yerine onları eğitiyorlar.”
– Biraz 1.5 gibi kalıyorum
ABD’de oyuncuların fiziksel gelişiminin doğal bir çalışma ortamında olduğunu söyleyen Baran, kendi oyunuyla ve rol modelleriyle ilgili olarak da konuştu:
”ABD’de çeşitli çalışmalara çok önem veriliyor. Bütün vücut kaslarımızı çalıştırıyoruz. Sene başında çembere zor değerken şimdi smaç basabiliyorum. Vücudumun daha bir oturduğunu hissediyorum. Fiziksel gelişim burada çok farklılık gösteriyor.”
”Kendimi daha çok 1 numara olarak görüyorum. Skorer bir oyuncuyum ama topun elimde kalmasını da seviyorum. Ana kararı vermeyi seviyordum. Zaman zaman 2’ye kaydığım da oluyor. Biraz 1.5 gibi kalıyorum.”
”Yanımdaki guardın net bir şutör olmasını isterim. Bana daha çok boşluk vereceğini düşünüyorum.”
”Dış şutlarıma çok çalışıyorum. Çok fazla maç izliyorum ki oyun görüşüm daha da ilerlesin. Fiziğimi elimden geldiğince güçlendirmeye çalışıyorum.”
”Rol model olarak Shane Larkin’i söyleyebilirim. Mike James ve Scottie Wilbekin’i de ekleyebilirim.”
”Özellikle Bobby Dixon, Shane Larkin ve Jordon Crawford’ın yaptıklarını izledikçe motive oluyorsun. Yaptıkları şey inanılmaz. Sadece şutları değil, çembere atakları da çok etkili.”
– Avrupa’da oynamak istiyorum
Önümüzdeki yıllarda Avrupa’da boy göstermek istediğini söyleyen 2006’lı guard, konu hakkındaki hedeflerini anlattı:
”Benim en büyük hayallerimden biri Avrupa’da oynamak. Euroleague’i NBA’den daha çok seviyorum diyebilirim. Ama tabii burada NCAA’de oynamayı çok istiyorum. Kariyer basamaklarını yavaş yavaş çıkıp hayalim olan NBA yapmakta isterim.”
”Euroleague koçlarıyla çalışma fırsatım olmuştu, Glory’de. Zeljko Obradovic, inanılmaz bir koç. Bir setten birçok farklı opsiyon çıkartabiliyor. Obradovic dışında Ergin Ataman ve Sasa Obradovic’le de çalışmak isterdim.”
– Çok adil değil
Türkiye’de özellikle altyapılarda ‘adalet’ kavramı çok tartışılır. Bazı seçimler, birçok insanı isyan noktasına getirir ve adaletsiz bir yapılanma görüşü hakim olur.
Baran, bu konudaki sorularımızı da cevapladı:
”Türkiye’de altyapılara bakışta çok adil bir düzen bence yok. Sanki bir fanusun içinde yaşıyorlar. İstanbul ve İzmir eksenli yürüyor işler. Her ne kadar bunların dışına çıkıyoruz deseler de bence çıkılmıyor.”
”Hak eden oynar, bu konuda şüphe yok. Ama yerli oyuncuya pek şans vermezsen de sonuçta gelişim duruyor. Türklerin yabancılara göre özellikle şut konusunda yeterli kredisi yok. Bence bunun kararını koç vermeli.”
– Asla vazgeçmedim
Şartlar ne olursa olsun vazgeçmeyi hiç düşünmediğini söyleyen genç oyuncu, kendisine söylenen sözleri motivasyon aracı kullanırken, şöyle devam etti:
”Bana birçok insan zamanında, yüzüme karşı da, yapamazsın, bu işi bırak, derslerine yoğunlaş dedi. Ama ben her şeye rağmen bugün ABD’de kariyerime devam ediyorum. Hiçbir şekilde çalışmaktan vazgeçmedim. Beni ayakta tutan şeylerden biri de bu aslında.”
– Saha dışı
ABD’de en çok özlediği 3 şeyi sıralayan Baran, röportajı da şu sözlerle sonlandırdı:
”En çok özlediğim şey yemek, aile ve arkadaşlar diyebilirim. Benim için olmazsa olmaz 3 şey. ABD’ye gidince bu üç şeyin değerini daha fazla anladım.”
Röportaj: Kemal Erdem
Mail: [email protected]
Instagram: @kemalerdem54