Geçtiğimiz sezon hem BGL‘de hem TB2L‘de Anadolu Efes forması altında boy gösteren ve bu yaz ABD‘ye gitme kararı alan 2004 doğumlu guard Yiğit Tekin‘le özel bir röportaj yaptık.
Anadolu Efes’te yetişen ve geride bıraktığımız sezonda BGL’nin öne çıkan guardlarından biri olan Yiğit Tekin, ABD’ye gitme kararı alan oyuncular arasına katılmıştı. Yiğit’le hem bu kararını hem de kariyer planlamasını konuştuk.
2004 doğumlu guardın kolej seçimi ise Siena oldu.
Saha içinde olduğu kadar dışında da sempatik bir figür olarak karşımıza çıkan Yiğit, sorularımıza içtenlikle cevap verirken, önümüzdeki yıllarda tekrar Türkiye’ye dönerek kariyerine devam istediğini belirtti.
Lafı fazla uzatmadan Yiğit Tekin’le yaptığımız röportaja geçelim:
Geçtiğimiz yıl Konya’da düzenlenen FIBA U18 European Challengers’dan sonra ABD’ye gitme kararı aldığını söyleyen Yiğit, ”Konya’daki U18’den sonra bu kararı almıştım. Aslında gideceğim belliydi ama kulüple aramdaki bağın devam etmesi için çok fazla dillendirmemiştim. Bir yıl önce karar verdim, son dakika olmuş bir şey değildi.” dedi.
ABD’de kendini daha da geliştirmek istediğini belirten genç oyuncu, ”Bu sene, Karahan Efeoğlu ve Kaan Berk Tarla gibi A takım idmanlarına girebileceğimi düşünüyordum aslında. Ama A takım idmanlarına girmenin bana ne katacağını düşündüm biraz. Birkaç sene gelişerek buraya dönüş yapmak daha mantıklı geldi.” ifadelerini kullandı.
– En önemli özelliğim hızım olabilir
BGL’nin en hızlı guardları arasında başı çeken ve belki de bu alanda en iyisi olan Yiğit, şutunu geliştirmesi gerektiğini söylerken, konuyla ilgili şunları söyledi:
”Benim asıl isteğim burada üzerime koyarak tekrar Türkiye’ye dönüp oynamak. Ama kader, bilemeyiz. Şu anki düşüncem bu yönde.”
”Bobby Dixon ve Shane Larkin’le fiziksel özelliklerim benziyor ama tabii onların benden farkı şut konusu. Şutumun daha iyi olması lazım. En önemli özelliğim ise hızım olabilir.”
– Doğuş Balbay ve Shane Larkin
ABD’ye gitmeden önce Doğuş Balbay’la konuştuğunu söyleyen Yiğit, onu kendine örnek aldığını belirtirken, genç oyuncuların kullanımı konusunda ise Beşiktaş ve Tofaş’ın öne çıktığının altını çizerek devam etti:
”Buraya gelmeden önce Doğuş Balbay’la konuşmuştum. Kariyer olarak Doğuş abiyi örnek aldığımı söyleyebilirim. Ama tabii Shane Larkin’i de söylemem lazım.”
”Larkin ve Micic gibi oyuncuların olduğu bir takımda, gözüm korkuyor demekten ziyade, yarışmacı olmaktan çok onlarla aynı idmana çıkmak ve bir şeyler öğrenmek daha mantıklı geliyor. Çünkü başka seviyeler. Onlardan ne kadar çok şey öğrenirsem kendimi o kadar geliştirebilirim.”
”Genç oyuncuların kullanımı konusunda Beşiktaş ve Tofaş farklı bir yerde. Onlar bu işi iyi yapıyorlar. Ama genel olarak diğerlerinde 2 farklı takım gibi oluyor, gençler ve veteranlar.”
– Her şey şuta dayalı değil
Geçtiğimiz sezonki performansıyla ilgili konuşan Yiğit, özellikle son dönemlerde guardların sadece şutuyla değerlendirilmesi konusundaki ve serbest atış çizgisinde oyuncuların yaşadığı problemle ilgili sorumuza ise şu cevapları verdi:
”Bir guardın elbette şutu olması gerekiyor. Ama her şey de şuta dayalı değil. Bunu sadece şutla değerlendirmek yanlış olur.”
”Ben kendimi tam olarak 1 numara olarak görüyorum. Geçen sezon Ozan’la yanyana oynuyorduk, o da 1 numaraydı. Siena’da da 1 numara olarak oynuyorum.”
”Çift guard oynamayı daha çok seviyorum. Hem güven veriyor hem de sana daha çok dinlenme olanağı sağlıyor. Bu nedenle benim tercihim çift guard oynamak.”
”Sezonun sonuna doğru biraz düşsem de kafamaki çoğu şeyi başardım diyebilirim. Sezon başındaki hedeflerim arasında iyi bir üniversiteden teklif almak vardı. Şut yüzdemi de yukarı çekmek istiyordum. Sezon sonunda yüzdelerim biraz düştü, daha da iyi olabilirdi ama mutluydum.”
”Serbest atış çizigisinde tam olarak ne oluyor bilmiyorum. Bir maçta elim hafif hissediyorum, başka bir maçta ağır. Konsantrasyonla da alakalı olabilir, tekrarla da… Bir gün daha farklı daha rahat hissediyorum, bir gün daha başka… Baskı olabiliyor, ama zor şutlar yeri geldiğinde o serbest atışlardan daha rahat geliyor.”
– Euroleague daha çekişmeli
Bireysel çalışmalarına devam eden Yiğit Tekin, hem bu konuda hem de Euroleague ve NBA arasındaki farkla ilgili sözlerine devam etti:
”İtalya’dan döndükten sonra 26 Eylül’e kadar resmi idmanımız yok. Bireysel çalışmalara ağırlık veriyorum. Ben şu anda tamamen şuta ağırlık verdim. Şut atıyorum ve kuvvet idmanlarına giriyorum.”
”Maçları olabildiğince izlemeye çalışıyorum. Maç gördüğüm hareketleri denemeye çalışıyorum ama sonra yine bildiğime dönüyorum.”
”Euroleague’i NBA’in önüne koyuyorum basketbol olarak. Euroleague biraz daha belirsiz. Kimin kazanacağını tahmin edemiyorsun. Mücadele ve çekişme daha fazla gibi geliyor bana.”
– Avrupa ilk seçeneklerim arasında
ABD’de gelişimini tamamladıktan sonra yeniden Avrupa’ya dönüş yapmak istediğini söyleyen 2004 doğumlu guard, ilk tercihinin Türkiye olacağını belirtti:
”Benim en büyük amacım buradan sonra profesyonel olarak devam edebilmek. Şu an için yerli olmamdan dolayı Türkiye ilk seçeneğim arasında. Ama tabii İspanya ve o seviye ülkelerdeki takımlar da neden olmasın.”
”Basketbolda Fenerbahçe-Anadolu Efes rekabeti her sene çıtayı daha da yükseliyor. Altyapılarda bile Fenerbahçe-Anadolu Efes maçları daha çok dikkat çekiyor. Bu da motivasyonu daha da yukarı çekiyor.”
– Türk yemeklerini özlüyorum
ABD’ye giden birçok genç gibi Türk yemeklerine özlem duyan Yiğit, röportajı şu sözlerle sonlandırdı:
”Buranın yemekleri o kadar da kötü değil ama yine de Türk yemeklerini özlüyorsun. Geçen canım döner çekmişti. Çiğ köfte ve özellikle kokareç istiyorum.”
– İstatistikler
Geçtiğimiz sezon BGL’de 35 maça çıkan Yiğit Tekin, 13.8 sayı-3.7 asist-3.3 ribaunt-1.3 top çalma ortalaması yakalarken, TB2L’de ise 16 maçta 12.8 sayı-3.3 asist-3.1 ribaunt-1.0 top çalma ortalamasıyla oynadı.
Röportaj: Kemal Erdem
Mail: [email protected]
Instagram: @kemalerdem54