Çok klişe bir laftır ama her zaman geçerliğini korur. Adalet bir gün herkese lazım olur. Özellikle vicdanları yaralayan kararlar sonrası susmak biraz da ona ortak olmaktır.
Baştan söyleyelim bu, kadroda olanlar için bir eleştiri değil, olmayanların neden olmadığını sorgulama yazısıdır. Bütün gençler başımızın tacıdır, desteğimiz hep sürdü, sürecektir.
Önce somut örneklerden gidelim;
Berkay Yılmaz, Fenerbahçe’de geçtiğimiz sezonu 14.4 sayı-5.8 asist-3.8 ribauntla tamamladı. Kadroda olması bekleniyordu, çıkartıldı. Sahada yüreğini ortaya koyar, enerji verir, terinin son damlasına kadar mücadele eder. Aldığı sürelerden şikayet etmez, iyi bir takım arkadaşıdır, sevilir ama sessizdir. Belki de bu kadar sessiz olmaması gerekir.
Emir Adıgüzel, Beşiktaş’ta sezonu 14.8 sayı-4.4 asist-4.1 ribaunt ortalamayla tamamladı. Kadroda olması bekleniyordu, çıkartıldı. BSL’de önümüzdeki sezon Beşiktaş’ın 3 guardından biri olacak. Ahmet Kandemir, onun kadrodan çıkartılması üzerine isyan etti, eleştirilerini sıraladı ama bir cevap alamadı. Koskoca Beşiktaş koçuna cevap vermeyenler, bizlere zaten hiç vermez.
Akkan Atasoy, Petkim’de geçtiğimiz sezonu 16.4 sayı-8.5 ribaunt-2.4 asist ortalamayla tamamladı. Kadroda olması bekleniyordu, çağırılmadı. Hep guardlardan gitmeyelim, farklı pozisyonlardaki yetenekleri, tıpkı milli takım heyeti gibi, görmezden gelmeyelim. BGL’de performansıyla büyük beğeni topladı, çoğu kişi onu izlemekten keyif aldı, kadroya neden alınmadı kimsenin bir fikri yok.
Aslında örnekleri çoğaltabiliriz ama fazlasına gerek yok. Ortada bir adaletsizlik var ama hesap soran yok. Hesap sormaya kalksan buna mantıklı bir açıklama yapacak muhatap yok. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Seçimleri gerçekten kim yapıyor o da belli değil. Kapalı kapılar ardından herkes topu birbirine atıyor.
A Takım seviyesinde bir şeyleri sorgulayabiliyorsun. Medya günü oluyor, istediğini sorabiliyorsun. Öyle ya da böyle bir cevap alabiliyorsun. Genç takım düzeyinde ise orman kanunları işliyor. Gücü elinde tutan, güçsüzü istediği gibi eziyor. Çarkın dişlileri o kadar kötü dönüyor ki, bir yerde patlıyor ve sonra en başa dönüyorsun. Oyuncu yetişmediğinden dem vurup, ağlıyorsun.
Hak edenin eline formayı vermezsen, vermeye kalktığından da alırsan, sonra Preldzic’ten, Dixon’dan ve Larkin’den seni kurtarmasını beklersin. Her sene kimi devşirsem diye kafa yorarsın. Önce kendi çocuğuna baba olacaksın ki, sonra diğerlerine sahip çıkacaksın, aksi halde aile kavramı olmaz.
– PR merkezi haline geldi
Yıllarını altyapılara vermiş değerli bir koçla konuştuk. Sizin dönemizde önemli oyuncular yetişti, bazıları NBA yaptı, bazıları Euroleague’de süreler aldı, ne değişti dedim. Cevabı, ‘Koçlar değişti, milli takım havuzu PR merkezi haline geldi, bırak milli takımları BGL takımları bile buna ayak uydurdu!’ oldu.
Haksız sayılmaz. BGL’de öyle koçlar var ki, yakınındaki menajerin oyuncusunu pazarlamak için ne sistem tanıyor ne de adaletin yakınından geçiyor. Oyuncusunun yüzüne gülüp, dışa karşı onu yerin dibine sokuyor. Kendi sevdiği oyuncuyu ise yere göğe sığdıramıyor. Üç kuruşluk komisyona muhtaç adamların altyapıları getireceği nokta ancak uçurum olur.
– Oyuncu aileleri isyanda
Eskiden oyuncu aileleriyle konuşurken, onların isyanları karşısında içten içe ‘abartıyorlar’ derdim, yalan yok. Ama şimdi gördüğüm tabloda az bile söylemişler diyorum.
Birçok oyuncu ailesi haklı olarak sisteme güvenmiyor. Hele arkalarında güvenecekleri birileri yoksa boşa kürek çektiklerini düşünüyorlar. Maddi manevi her şeylerini verdikleri evlatlarının, çıkar denizinde boğulduklarını görüyorlar ve bunu durduramadıkları için de yürekleri yandığıyla kalıyor. Kimsenin ahı kimsede kalmaz. Bir babanın, hele ki bir annenin ahı ise hiç kalmaz.
– Liyakat sorunu her yerde
Ülkemizde son yılların en büyük sorunudur liyakat dışı atamalar. A’dan Z’ye hangi kurumda olursan ol, kıyakçlığın, adamcılığın olduğu yerde uzun vadeli bir başarı mümkün değildir. Günü kurtaracak hamleleri yaparsın ama yolun sonunda uçurumdan aşağı yuvarlanırsın.
Basketbolda da değişen bir şey yok. Kimin hangi göreve hangi yeterlilikle geldiği belli değil. Kariyerinde hiçbir başarısı olmayan adamlara anahtar teslim ederseniz, kapıyı açmayı beceremez dışarıda kalırsınız, sonra bir çilingir gelsin bizi kurtarsın diye beklersiniz.
Balkan ülkeleri nasıl oyuncu fabrikası haline dönüştü diye sorgulayıp dururlar. Cevabı da çok basittir. Hiçbir Balkan ülkesinde buradaki kadar kıyakçılık yoktur. Ve hiçbiri başarısız insanları bu ülkedeki kadar ödüllendirmez. Biz de ise tam tersidir. Birilerinin adamı olmayan, kendi doğrularını uygulayan ve kimseyi kayırmayan kişiler sahipsiz kalır. Çünkü bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz!
Kemal Erdem
Mail: [email protected]
Instagram: @kemalerdem54
Sevgili basketTR elinizde bu yazıyla aynaya bakın lütfen, çünkü ayni adaletsizliği siz de sürekli ayni oyuncuları yazarak yapıyorsunuz yoksa yanılıyor muyum?
Ayşe Hanım;
https://baskettr.com/category/roportajlar
Fenerbahçe’den Beşiktaş’a, Gaziantep’ten Yalova’ya, Bursaspor’dan Merkezefendi’ye, Pizza Bulls’tan Balıkesir’e, Anadolu Efes’ten Petkim’e kadar birçok oyuncunun röportajına ulaşabilirsiniz. Sadece oyuncuların değil, idarecilerin ve koçların da takım ayırmaksızın röportajları mevcut.
Bunun dışında yapılan analizlerde ve BGL haberlerinde yine birçok oyuncudan bahsedildi. Bütün oyuncuları tek tek yazdığımızı iddia etmiyoruz zira böyle bir şey mümkün değil. Bunu kimse yapamıyor. Ancak biz altyapı çıkışlı bir site olmadığımız, BSL ve Euroleague ağırlıklı bir site olduğumuz halde, işi sadece altyapı olan yerlerden daha çok yer veriyoruz gençlere.
BasketTR ekibi, hiçbir maddi beklentisi olmadan tamamen manevi şekilde bu işi yapıyor ve gücü yettiğince yapmaya devam edecek. Hatalarımız mutlaka vardır, bu konuda eleştiriye açığız ancak iyi niyetimiz belki keskin bir ifade olacak ama eleştiriye açık değildir.
dediğiniz gibi liyakatsizlik ülkenin her yerinde var torpili olmayan kadronun dışında buluyor kendini