Fenerbahçe‘nin altyapısından yetişmiş, hemen herkesin sevdiği bir çocuk. Sempatik, efendi, saygılı, aslında tam anlamıyla bizim çocuk.
Bizim çocuk diyorum ama dün akşam harika oynadığı BCL maçı sonrası fark ettim ki, Berk Uğurlu 26 yaşında, zaman çabuk geçmiş. Ama bunca zaman sonra bile halen ‘bizim çocuk’ olarak kalmışsa, bir şeyleri de doğru yapmış demektir.
Berk, o sahada bir şeyler başardığında herkes mutlu oluyor, formasını giydiği eski takımlarının taraftarları, gazeteciler, yorumcular, basketbolseverler…
İstatistikler üzerinden bir şeyler yazmak, övmek ya da yermek, özellikle de kötüyü anlatmak ülkemizde kolaydır. Önümüzde Berk ve onun gibi iyi örnekler varken, bunlardan bahsetmemek ise aslında bizim yaptığımız önemli bir hatadır.
Ülke bu kadar kutuplaşmışken, Berk’in bu bütünleştirici karakteri üzerinden onu aday göstermeyeceğiz elbette. İşin şakası bir yana, Berk her zaman yeni jenerasyonlara örnek bir oyuncu profili çiziyor.
Fenerbahçe gibi Avrupa’nın en önemli markalarından birinde yetişiyorsun, Pınar Karşıyaka ve Tofaş gibi basketbol kültürü olan takımlarda belli bir seviyede kalıyorsun. Ama şartlar ne olursa olsun, oyuna ve bileşenlerine olan saygından taviz vermiyorsun.
Siz, Berk’i herhangi bir maçta ne rakibini ne taraftarını tahrik ederken göremezsiniz. En sıcak anlarda bile en soğukkanlı açıklamalar ondan gelir. Maç öncesi ve sonrası önce rakibin hakkını verir. Basketbolun eğlenceli ve keyif alınması gereken bir ‘spor’ olduğunu o an daha net anlarsınız.
Berk aslında tribünlere oynamadan, onu bunu küçümsemeden, bulunduğu yere bakarak pozisyon belirlemeden, gayet sakin, makul ve soğukkanlı bir şekilde de insanların kalbinde yer edinebileceğini gösteriyor.
Ülker Arena’da katıldığı ilk basın toplantısı bittiğinde, masadan kalktıktan sonra herkese selam vererek çıkan o çocuk, yıllar geçtikçe hiç değişmedi.
O, 18 yaşında ne kadar alçakgönüllüyse, halen öyle…
Kemal Erdem
Mail: [email protected]
Instagram: @kemalerdem54