Bizim ülkemizde genelde çok güzel başlayan bir şey, bir noktadan sonra amacından sapıyor ve ortaya kötü bir görüntü çıkıyor.
BGL’ye en çok yer veren sitelerden biri olarak, bizim de 1-2 kelam etme hakkımız olsun dedik. Her ne kadar birilerini rahatsız etse de, birilerinin yeni hedefi haline gelsek de ve hatta eğlence malzemesi olsak da…
Ömer Onan yıllar önce Fenerbahçe’de çalıştığı dönemde bize bu projeden bahsetmişti. TBF’ye geçişinden sonra dediklerini de büyük ölçüde yaptı. Onan’ın hedefi gençleri üst seviyeye ısındıracak, gelişimine katkı sağlayacak ve vitrine daha fazla çıkartacak bir oluşumdu. İlk başlarda da zaten tamamen bu amaca hizmet eden bir çizgideydi.
BGL’de maç kazanmak, şampiyon olmak elbette genç bir oyuncu için önemlidir. Takımların rekabet etmesi için var bu lig. Ancak bunu sadece buradan okuduğunuz zaman ortaya büyük sorunlar çıkıyor.
Oyuncu kazanmak değil, maç kazanmak önemli oluyor. Maç kazanmak için de her şey mübah sayılıyor. Hal böyle olunca ne rakibe ne de oyuna saygı kalıyor.
Milyonlarca taraftarı olan koskoca bir camiaya dahi ‘hareket’ yapılmasında bir sorun görülmüyor. Bazı oyuncular maalesef tuttukları takımın etkisiyle, bir başka büyük camiaya antipatik gözükmekten gocunmuyor.
Ne kadar ciddiye alırlar bilemem ama çok büyük hayal kırıklığı yaratan isimler oldu, üzüldük.
Bir camiaya karşı kinlenip, bir diğerine karşı 180 derece farklı olursan, bunda kimse iyi niyet aramaz. Hedefi küçük olanlar için hava hoş olmalı. Ama hedefi büyük olanların karşısına günü geldiğinde yaptıkları mutlaka çıkar.
Bu ligin amacını sadece maç kazanmak, şampiyon olmak olarak gören idareciler, koçlar ve oyuncular buyursunlar devam etsinler. Ancak saygı böyle kazanılmaz, dost acı söyler.
BGL’de amaç sadece maç kazanmak olmamalı. Oyuncunun yeteneğini geliştirmek de olmamalı. Bunun yanında ‘örnek sporcu’ porfilini oluşturmak da kulübün görevi olmalı.
Herkes lafa gelince Mustafa Kemal Atatürk’ün o sözünü paylaşıyor ama kimse o söze uygun hareket etmiyor, ironik.
Bu ligi amacına uygun olarak oynayan, oyuncularını da bu yönde yetiştiren ve geleceğe umutla bakmamızı sağlayan insanlar da var. Onların varlığı bize güç veriyor. Zira onlar sadece kazandıklarında değil, kaybettikleri zamanda alkış ve saygı almaya devam edecekler.
– TBF mutlaka el atmalı
TBF’nin, özellikle bu lige çok değer veren Ömer Onan’ın belki format açısından belki başka açıdan bu lige mutlaka yeni bir ayar çekmesi gerekiyor.
Haftanın oyuncularını ya da takımını seçmek yetmez. Aynı zamanda tıpkı NBA’de olduğu gibi centilmenliği de ödüllendirmek gerekiyor. En azından her hafta sportmenlik ödülü tarzı bir şey yapılabilir. Sezon sonunda ise yılın en centilmen beşleri seçilebilir.
Oyuncu, sadece istatistiklerle var olamayacağını ve karakterin de bu oyunda çok önemli olduğunu idrak etmeli.
– Menajerlere bir çizgi belirlenmeli
Oyuncu menajerlerinin tamamı için bu ifadeyi kullanmamız yanlış olur. Ancak bazı menajerlerin iyi niyetli olmadığını en başta kulüpler biliyor ve bundan da çok rahatsız olanlar var.
Bazı menajerlerin, BGL seviyesinde işin içine bu kadar girmesinin önüne geçilmeli. Kulüpler, buna bir yere kadar direnebiliyor ancak TBF’nin yaptırımları daha güçlü olursa bu işin önüne bir noktada set çekilebilir. Belki tamamen değil ama en azından birçok oyuncunun zihni temizlenmiş olur.
16-17 yaşındaki çocuklara hayal satmaya başlarsan, sahada olduğu kişinin dışına çıkar ve o da bireyselliğe önem verip, takımı hariç her şeyi düşünür.
– Sert ama gerçekçi
Uzun lafın kısası, bu yazı belki bazı genç arkadaşlarımıza sert gelebilir, bazıları bizden de nefret edebilir, önemli değil. Önemli olan onları geleceğe daha iyi hazırlamak.
Bizi sevmesinler, bizden haz etmesinler ama yeter ki iyi olsunlar. Çünkü günü geldiğinde onların iyiliği için bunları yazdığımızı anlayacaklar.
Kemal Erdem
Mail: [email protected]
Instagram: @kemalerdem54