Türk Telekom‘un kontratını iki yıl daha uzattığı Burak Gören bu ülkenin son yıllarda yetiştirdiği en önemli yerli koçlar arasında yer alıyor.
Bizim yerli koç havuzumuz aslında biraz dardır, daha doğru bir ifadeyle daraltılmıştır. Bir dönem belli isimler üzerinden dönen bir çark vardı. Ancak gerek Burak Gören gerekse onun gibi bazı yeni jenerasyon koçlarının bu çarkın dişlisine çomak soktuğunu söylemek lazım. Kısır döngüden çıkmamızı ve Türkiye’de fırsat verilmesi halinde farklı isimlerin de başarılı olabileceklerini bizlere gösterdiler.
Bu noktada başarının kıstasını da iyi belirlemek lazım. Başarı, illa şampiyon olmakla ya da kupa kaldırmakla ölçülebilecek bir değer değildir.
Burak Gören, elindeki imkanlar ve bütçe dahilinde Türk Telekom’la oldukça başarılı dönemler geçirmiştir. TBL’den aldığı takımı BSL’ye taşıması, ilk yılında playoff biletini kapması ve yarıda kalan sezonda Şampiyonlar Ligi’ni domine etmesi gelecek adına umut vaat eden gelişmelerin başında geliyor. Üstelik takımın başında yıllardır doğru bir kadro planlaması yapıyor. En kötü senaryoya hazırlıklı halde olması da onun kurgusundaki temel detaylardan biri. Geçtiğimiz sezonun başında, ilk etapta planladığı kadroyu kuramamasına rağmen kendini bu şartlara çok çabuk adapte etti ve Avrupa’da dominant bir takımın oluşmasını sağladı.
Burak Hoca’nın iyi yaptığı şeyleri alkışlar, kötü gördüğümüz şeyleri de eleştiririz. Bunlar için önümüzde uzun sezonlar var. Lakin Burak Gören’le ilgili daha önemli bir şey var. Asıl konumuz da bu zaten. Koçluğunuzu zamanla geliştirmeniz mümkündür ama karakteriniz sizin tüm hayatınızı şekillendirir ve onu değiştirmek biraz zordur. Bugün nice başarılı koçların ya da oyuncuların sırf karakterlerinden dolayı bekledikleri saygıyı alamadıklarını biliyoruz. Bu da onların hatası, insanların değil. Burak Hoca, tırnaklarıyla kazıya kazıya, kimsenin rüzgarını arkasına almadan, emek vererek bu noktalara geldiği için bazı şeylerin değerini çok daha iyi biliyor. En basitinden ’emeğe saygı’ kavramını hayat felsefesi yapmış durumda. Hem kendi kulübüne hem rakiplerine hem meslektaşlarına hem de basın mensuplarına olan saygısı, onu daha da saygın bir konuma getiriyor.
Siz, Burak Gören’i rakiple uğraşırken, rakip taraftarı provoke ederken, saçma sapan paylaşımlar yaparken ve profesyonelliğin dışına çıkan beğenilerde bulunurken göremezsiniz. Çünkü işi basketbol, bu işten ekmek yiyor ve bu oyunu seviyor. Birilerinin değil, herkesin saygı duyduğu bir basketbol adamı olmak da böyle böyle başlıyor.
Bizim gelecek adına umutlarımızı taze tutmamız için Burak Görenlere ihtiyacımız var. Emeğin değerini bilen gerçek emekçilere, elimizden geldiğince destek olmamız ve sahip çıkmamız gerekir.
Kemal Erdem
[email protected]