2020 yılı belki de hepimiz adına yaşadığımız en ilginç yıl oldu. Gerilim filmlerinde görmeye alıştığımız bir salgın tüm dünyayı sardı, hepimiz bundan çok etkilendik ve etkilenmeye devam ediyoruz. Belki de en çok etkilenen spor kulübü de Anadolu Efes oldu.
Bugünü anlamak adına biraz geriye gidersek…
Ergin Ataman’ın 16 Aralık 2017’de göreve geldiği ilk sezon Euroleague’de işler istenildiği gibi gitmedi. Anadolu Efes normal sezonu 7 galibiyet 23 mağlubiyetle ligi son sırada bitirdi. 2018-19 sezonunda önemli takviyelerin takıma katılmasıyla Euroleague’de şampiyonluk hedefleyecek seviyede bir takım kuruldu. Temsilcimiz normal sezonu 4. bitirdi ve playofflarda Barcelona’yı eleyerek uzun zaman sonra Final Four’a kalmayı başardı. Final Four yarı finalinde bir diğer temsilcimiz Fenerbahçe Beko’yu 92-73’le geçen Anadolu Efes, finalde CSKA Moskova’ya 91-83 kaybederek Euroleague’i 2. sırada tamamladı.
2019-20 sezonunda kadrosunu koruyan temsilcimiz geçen sezon kılpayı kaybedilen şampiyonluğa ulaşma hedefiyle başladı. Önceki sezon oynanan iyi basketbolun üzerine daha da koyan ve özgüvenini tamamen kazanan bir Anadolu Efes vardı Euroleague’de. Pandeminin iyice patladığı 2020 Mart’ına kadar 24-4 yaparak müthiş bir sezon geçiriyordu. Ülke basketbolu olarak, Fenerbahçe’nin de önce finalde kaybedip bir sonraki sezon şampiyon olduğunu bildiğimiz için benzer bir senaryoyu görmeye hazırdık. Ancak ne yazık ki dünya tarihinin en büyük salgınlarından biri patlak verdi ve sezon tamamlanamadan iptal edildi. Hepimizin aklında bir “acaba” sorusu kaldı.
Acaba sorusunun cevabını bu sezon alacağız.
Bu sezon mevcut şartları düşündüğümüzde; ertelenen maçlar, covid salgınına yakalanıp forma giyemeyen oyuncular ve en önemlisi seyircisiz maçlardan ötürü öngörülemeyen bir sezon oluyor. Bu şartlar altında bir standart yakalamak gerçekten çok zor. Anadolu Efes için de sezon başı öyle oldu. Bu haftaya kadar 27 maça çıkan temsilcimiz 17 maçtan galibiyetle ayrılırken 10 maçı kaybetti. Sezonun yarısından sonra mevcut şartlara daha çok adapte olan temcilcimiz özellikle son 5 maçta; Barcelona, Olympiakos, Fenerbahçe, Valencia ve CSKA Moskova’ya karşı önemli galibiyetler alarak geçen sene yarım kalan hikayenin bu sezon tamamlanabileceğini bize gösteriyor.
Anadole Efes çok değerli oyunculara sahip ve artık oyuncular birbirlerine çok alışmış durumda. 2016-17 sezonunda şampiyon olan bir diğer temsilcimiz Fenerbahçe’nin aksine son yıllarda hiçbir oyuncusunu NBA’e kaptırmadı. Mevcut kadronun korunması ile artık her maçı farklı bir veye birden fazla oyuncunun öne çıkmasıyla kazanabilecek bir Anadolu Efes var. Bu da onları durdurulamaz bir hale getiriyor. Larkin, Micic, Simon diyoruz ama özellikle son maçlarda ilk 5’e yerleşen Sertaç, performansı ile galibiyetlerde önemli rol oynuyor. Kimsenin zayıf halka olmadığı bir yapıda, rakipler açısından onları savunmak, Anadolu Efes’e önlem almak gerçekten çok zor. Kişilere bağımlı olmayan bir oyun yapısı, sistemin öne çıkmasına ve sürprizlerin azalmasına yol açıyor. Farklı kazanılan CSKA ve Fenerbahçe maçı aslında bunu en iyi şekilde gösteriyor. Aslında rakipler kötü olduğu için bu farklar ortaya çıkmıyor. Anadolu Efes o kadar yüksek ritimli oynuyor ki rakipler adına mağlubiyet ve farklar kaçınılmaz oluyor.
CSKA’nın takım içi karışıklıkları, Real Madrid’in düşüşünü, Fenerbahçe’nin yeni yapılanmasını düşündüğümüzde şampiyonluk adına en önemli rakip bu sezon Barcelona gibi duruyor. Normal sezondaki 2 maçı da temsilsilcimizin kazandığını düşünerek, geçtimiz sezon sonu akıllarda kalan acaba sorusunun cevabını bu sezon kaptan Doğuş Balbay’ın ellerinde havaya kalkan kupayla alabiliriz.
Özgün Çamkuşu
[email protected]