U19 Milli Takımımız Arjantin karşısında 79-67’lik ve Güney Kore karşısında 91-76’lık skorlarla galip gelmeyi başardı. Geçtiğimiz yıl ülkemizde düzenlenen U18 şampiyonasında Avrupa ikincisi olan millilerimiz Dünya Şampiyonası’na kazanarak başladı.
Kadro Kalitemiz Arjantin’i Yenmeye Yetti
Arjantin kadro kalitesi olarak millilerimizden geride olması aslında maçın baştan sona skor üstünlüğü ile geçmesine sebep oldu. Skor avantajını hep elimizde tutmamız özellikle turnuvanın ilk gününde bol rotasyon yaparak dinç kalmamızı sağladı. Koç Fikret Doğan’ın elinde kaliteli bir kadro bulunuyor. Örneğin Berke maça 3 numarada başlatıp 5 numarada bitirdi. Bunun yanı sıra koçun elinde Kerem Konan ve Karahan gibi birden fazla pozisyonu rahatlıkla oynayabilecek oyuncular bulunuyor. Bu da aslında her rakibe karşı ters eşleşme yakalayabileceğimiz opsiyonlarımız olmasını sağlıyor.
Ancak buradaki önemli bir konu doğru beşleri yakalayabilmek ve oyuncuların ritimde kalmasını sağlamak. Burada saha içi rolleri netleştirmek turnuvayı nasıl bitireceğimizi belirleyecektir.
Güney Kore Maçından Ders Çıkarmamız Gerek
Çok farklı kazanacağımız bir maçı bir türlü koparamamak maça yeterince iyi hazırlanmadığımızı ve açıkçası rakibe gereken saygıyı göstermediğimizi gösteriyor. Arjantin maçından sonra da aklıma en çok takılan konu hücum çeşitliliğimizin çok az olması olmuştu. Sürekli topu içeri indirerek sırtı dönük hücum etmeye çalışıyoruz. Güney Kore maçında rakibe göre çok uzun kalmamıza rağmen ikili sıkıştırmalardan sonra doğru şutu istikrarlı bir şekilde bulamadık. Böyle olunca da maçın belirli bölümlerinde ne yapacağımızı bilmeden rakip sahaya geçtiğimiz bir çok hücum oldu. Sırtı dönük hücumlar günümüz basketbolunda doğru oyuncularla maçın belirli bölümlerinde kullanıldığında etkili bir silah ama maçın genelinde kullanılamayacak kadar da ilkel.
Turnuvanın geri kalanında set tempomuzu arttırmalı ve geçiş hücumlarında daha çok çembere gitmeliyiz. Güney Kore bizim seviyemizin çok altında olmasına rağmen takım olarak savunma ve hücum yaparak aslında basketbolun bireysel değil, takım sporu olduğunu bize en iyi şekilde gösterdi.
Özgün Çamkuşu
[email protected]