Türkiye basketbolunda uzun yıllardır gündemde olan ve sürekli tartışılan bir konu yabancı sayısının sınırı.
Koronavirüs salgını nedeniyle liglere ara verildi, ki sezonun tamamlanması da zor. Kulüpler ve oyuncular da doğal olarak gelecek planlamasına erken başlamak zorunda kalabilir.
Son günlerde kulislerde dolaşan bazı bilgiler var. Bunların başında ise yabancı sayısının düşürülmesi konusu geliyor. Özellikle bazı kulüplerin ve basketbolun içindeki etkin insanların bu konuda ısrarcı olduğu iddia ediliyor. İlerleyen haftalarda TBF’nin kapısını da yeni bir planlamayla çalacakları söyleniyor.
Yerli oyuncuların bu tip bir sınırlandırmaya sıcak bakmalarını anlarım. Sonuçta onlar kendi süreleri ve gelişimleri açısından bunu mantıklı bulabilirler. Ancak buradaki temel sorun bazı yöneticilerin ve koçların bu uygulamada ısrarcı gözükmeleri. Bunu biraz daha detaylandıracağım.
Kafanıza Silah Mı Dayıyorlar?
Yabancı sayısının 5 ya da sınırsız olması, sizin 5 ya da sınırsız yabancı almanız anlamına gelmiyor. Düz mantık diye bir şey var. Yerlilerin gelişimini gerçekten düşünen yönetici ya da koç bunu zaten kendi iradesiyle yapabilir.
Çok düz mantık yapıyorsun, biraz geniş pencereden bakmalısın, rekabet nasıl olacak diyenlere de cevabım elbette hazır.
Eğer siz (yani bu sayının düşmesini isteyenler) yerlilerin, yabancılarla rekabet edemeyeceğini düşünüyorsanız, onlara en büyük haksızlığı yine kendiniz yapıyorsunuz demektir. Daha en başından bu çocukların özgüvenini sıfırlıyorsunuz.
Gerçekten yerli oyuncuların gelişimini bu derece önemseyenler, yabancı sayısı ne olursa olsun, bunu kendi iradeleriyle sınırlar ve Türkiye basketboluna diledikleri gibi hizmet ederler.
Eğer bunun arka planında başka bir hesap varsa, yani yabancı sayısını düşürerek yerli piyasasının fiyatını tavan yaptırmak gibi, işte bu epey sıkıntılı bir konu olarak ortada durur. O zaman kimin kim ve ne için bu sınırlamayı istediği farklı bir boyutta tartışılır, ki basketbolseverler zaten buradaki temel amacı da anlayacak zekaya sahip.
Bu Sığlıktan Kurtulmak Lazım
Yazının başında dediğimiz gibi uzun yıllardır tartışılıyor bu konu ve artık yaşadığımız şu dönemde halen yerli-yabancı ayrımının yapılması, yasaklarla bir yere varılabileceğinin düşünülmesi son derece bayat bir ürün olarak karşımızda duruyor.
İşimize geldiğinde Bobby Dixon’ı ya da Shane Larkin’i anında devşirebiliyoruz. O noktada ‘milli’ bir hassasiyet göstermiyoruz.
Ben kendi adıma yabancı serbestliğini savunan biriyim. Ve bugün bir takımın yöneticisi ya da koçu olsam, şuraya da bir kadro yazsam, emin olun o listede en az 5-6 yerliye yer veririm. Hatta bu sayı duruma göre 7 de olabilir. Şimdi isim isim gitmenin bir anlamı yok.
Özellikle bu serbestliği ‘el mi yoksa bey mi yaman’ kısmı için gönülden istiyorum.
Bakalım birileri gerçekten yerlilerin gelişimini mi düşünüyor, yoksa başka bir şey mi? Bu kadar gelişime ve yetiştiriciliğe önem verenler, yabancı serbestliği bile olsa, kendi evlatları için birkaç maç kaybetmeyi de göze alırlar herhalde…
Kemal Erdem
[email protected]